“Belh’in meşhur velisi Hatim-i Esam, hacca gidiyordu. Hanımına sordu:
– Hanım, ne kadar nafaka bırakayım sana, ben gelinceye kadar?
Tevekkül ve teslimiyet timsali hanımın cevabı ibretliydi:
– Ne kadar yaşayacaksam o kadar!
– Hanım senin ne kadar yaşayacağını ben ne bileyim?
– Öyle ise dedi, benim nafakamı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak. O beni şimdiye kadar hiç nafakasız bırakmadı, şimdiden sonra da bırakmaz. Sen harçlığını yanında tut, gurbette sana lazım olabilir.
Hatim-i Esam yola çıktıktan sonra mahalle hanımları ziyarete geldiler.
– Allah kavuştursun beyiniz hacca gitti, dediler.
Hemen arkasından da sormadan edemediler:
– Beyin sana ne kadar rızık bıraktı, gelinceye kadar?..
– Benim beyim, dedi, rızık veren değil rızık yiyendir. Rızık yiyen, rızık veremez. Ben rızkımı hep rızık verenden beklemişim şimdiye kadar. O beni hiç rızıksız bırakmamış, yine de bırakmayacağına inanıyorum.
Hanımlar bu cevaptan pek memnun olmadılar, dudaklarını büküp aleyhte konuşarak gittiler…
Aradan çok geçmedi, Hatim’in evinin kapısında at kişnemeleri duyuldu. Dışarıya çıkan hanım, bir atlı kafilesiyle karşılaştı. Hacıları uğurlamaktan dönen Bağdat halifesi susamış, su içmek için uğramış buraya. Hanım hemen bir testi su ile bir bardak uzattı. Soğuk suyu kana kana içen halife yanındaki vezirine emir verdi:
– İçtiğimiz suyun bedelini bize yakışan şekilde öde!..
Toprak çanağın içini altınla dolduran vezir, bardağı kapının yanına bırakırken söylendi:
– Allah’a emanet olun bacım, soğuk suyunu içtik, hakkını helal et…
Kafile uzaklaşırken Hatim’in hanımı bardağın içinde beyi hacdan dönünceye kadar yetip de artacak miktarda para bırakıldığını gördü. Her zaman yaptığı gibi yine seccadesine yönelip şükür secdesine kapandı:
– Rabb’im, dedi, çocukken anam babamın eliyle gönderiyordun rızkımı. Evlenince beyim Hatim’le göndermeye başladın rızkımı… Şimdi ise beyim hacca gitti, bu defa da halifeyle gönderiyorsun rızkımı. Beni hayatım boyunca hiç rızıksız bırakmadın. Zaten ben de seni hep böyle bildim. Bu yüzden tevekkül ve teslimiyetim hiç azalmadı, hep arttı.”
Cenab-ı Hak Cümlemize bütün dünyevi nimetler için böyle bir teslimiyet nasib etsin inşaallah.