Nereden esmişti gerçekten bilmiyorum ama #Geveze Liseli Kızlar etiketine Hafta sonu erkenden sahile inmiştim. Güneş parlıyordu… Elimdeki simitten bir parça ben yiyordum bir parça da martılar.
Sabahın ilk ışıkları olmasına rağmen hava Sohbet değildi. Mayıs ayının ılık havası saçlarımın arasından geçip gidiyordu. Üzerimdeki ince hırkaya iyice sarıldım. Arada bir gelen hafif serinlik içimi üre- bertmişti. Gülümseyerek son simit parçamı da havaya attım. Anında bembeyaz bir martı kaptı ve ortadan kayboldu. Diğerleri de hala belki bir parça daha atarım diye heyecanla uçuşuyorlardı.
İlk senemin bitmesine o kadar az kalmıştı ki… Ne kadar tuhaf diye geçirdim içimden. Üniversitenin ilk senesini de atlatmış sayılırdım.
Boş olan bankların birine oturup dalgaları izlemeye koyuldum. Bu manzara her şeye değerdi.
Nasıl oldu bilmiyorum ama resmen birisi dürtüklemişti ve bu manzarayı Instagramda paylaşmam gerektiğini düşünmüştüm. Doğru fotoğrafı seçtikten sonra “Mutlu bir sabah… Günaydın #Ozgurce sohbet odaları olarak etiketledim ve paylaştım tıklayıp en son kimin paylaşım yaptığını görmek istemiştim. Hem de sabahın bu saatinde. Benim fotoğrafımdan önceki ilk fotoğrafa tıkladığımda esen rüzgârla kirlikte içim öyle bir titremişti ki! Hemen telefonu kilitleyip cebime attım.
“Beş ay sonra #Geveze chat yazılıydı fotoğrafın altında. Bir dakika önce paylaşılmıştı. Kamer tarafından…
Elimin tersi ile gözyaşımı sildim. Demek şu an buradaydı. Ve benim bundan haberim yoktu. Gözlerimi yumdum ve temiz havayı içime doldurdum. Bir cesaret telefonun ekranını açtım. Havaalanından bir görüntüydü. Uçaktan ilk indiğinde çekmiş olmalı… Bütün gün umutla bekledim. Belki bana haber verir, beni görmek ister ya da bir yerde karşılaşırız diye… Ama böyle bir şey olmamıştı. Hatta o hafta da olmamıştı.