İstanbul tarihte bütün kentler gibi surlarla çevrili ve pek çok giriş kapısı olan yerleşim yeriydi. Bu kapıların adları Türkler İstanbul’u aldıktan sonra değişti. Edirnekapı,Topkapı,Ahırkap
Padişahların halkın kendisiyle ilgili düşüncelerini öğrenmek için giysilerini değiştirerek, yanında bir -iki yardıncısıyla birlikte halkın arasına girip dolaştıkları anlatılır.
İşte böyle bir günde padişah yardımcılarıyla birlikte bir kayığa biner. Kayıkta kayıkçıdan başka ünlü bir falcı da vardır. Öylesine ünlüdür ki bir adı da, Herşeyi bilen adamdır. Kayıkta kimseye aldırmadan önündeki mendil içinde bakla taneleriyle kendi kendine fal bakmaktadır. Padişah falcılığı ülkesinde yasaklamıştır. Ama yine yasalara aldırmayıp, fal bakan adamı görünce kızar ve adama sorar:
-Be densiz adam, Padişahın falı yasak ettiğini bilmiyormusun?
Adam başını öne eğerve sohbet
-Biliyorum efendim
Bunun üzerine padişah:
-O zaman sözümü iyi dinle! Ben Padişahım ve sana soru soracağım, eğer geleceği bu kadar iyi biliyorsan benim sorumu da bilir hayatını kurtarırsın, yok bilemezsen artık başına gelecekleri sen düşün..
Falcı: trsohbet
-Tamam padişahım!
-Söyle bakalım az sonra kayığı sahile yanaştıracağım ve şehre bir kapıdan gireceğim, sen herşeyi bilen falcı, benim şehre hangi kapıdan gireceğimi bileceksin..
Falcı bir şey söylemez, bir kağıdın üzerine iki satır yazı yazar ve padişahaa şöyle der:
-Padişahım lütfen bu notu kuşağınıza koyunuz ve İstanbul’a girdikten sonra açıp okuyunuz
-Tamam, der padişah ve kayıkçıya:
-Hemen sahile çıkmasını söyler. Sahilde kendisini bekleyen askerleri yanına çağırır gösterdikleri yeri yıkmasını ister. Askerler hemen duvarda delik açarlar vePadişah açılan delikten falcıyla birlikte İstanbul’a girer. Falcıya alaylı bir yüzle bakarak kuşağındaki küçük notu çıkarır ve okur. Notta aynen şöyle yazmaktadır: sohbet odaları
-Padişahım, yenikapınız hayırlı olsun! O günden sonra yıkılan surun olduğu yere bir kapı yapılır ve adına da Yenikapı denilir..